Bilgisayar oyunları -belki on yıllardan beri- “yeni, farklı” şeyler değiller. Bu makine-insan faaliyeti etrafında insan toplulukları oluşuyor, yeryüzündeki neredeyse her kültürde yerini alıyor. Bu faaliyet doğal olarak büyük bir ticaret ve istihdam alanı yaratıyor. Çoğunlukla büyük şehirlerde yaşamaya başlayan insanların hayatlarında oyunlar; genel zihinsel bir uğraş haline geliyor.
Pac-man, Commodore ve daha fazlası...
İlk oyunlar 70’lerde piyasaya sürülmeye başlamıştı. Ardılı olan on yıllarda, kültürel/fikirsel üretim ve nüfus arttığı ölçüde sürekli olarak büyüdü. Adım adım bilgisayarlar evlere girdi. Basit platform oyunları ve daha sonra üç boyutlu oyunlar yapıldı. Grafikler, sesler, fikirler değişti ve gelişti. Mobil oyunlar, derken artık VRD (Virtual Reality Device) isimli, oynayanın tüm görüş ve algılama sürecini etkileyen teknolojik aygıtlarda oyunlar tasarlanıyor. Gerçek bir kültürel durum haline geldi oyunlar. Oynandıkları gibi inceleniyorlar ve geliştiriliyorlar da.
Belirli, dengeli bir düzen içinde oyun oynamanın psikolojik ve nörolojik olarak avantajları olabiliyor. Oyunlar karar verme, zihinsel direnç ve odaklanma konusunda beyin aktivitesini güçlendiriyor. Oyunlar geliştikçe içlerinde barındırabilecekleri fikri perspektif ve insanların hayallerinin düzlemi olarak dijital evren genişledi. Mobil oyunlar artık toplumların her katmanındaki insanların en çok tükettiği ürünlerden biri. Yaşlıların ve özellikle -zaten- çocukların da.
Çocuklar ve oyunlar
Bundan iki kuşak öncesinin insanları gittikçe daha fazla bilgisayar oyunlarıyla etkileşim kuran çocuklarının bu yeni alışkanlığını öyle hemencecik onaylamadı. Doğru, bilgisayar oyunları bazı insanlar tarafından sağlığa zararlı şekilde de kullanıldı, ama daha başka bazı insanlar da onları kendilerine uygun şekilde kullandılar. Eğlence veya deneyim için kullanılan oyunların dışında artık daha da çeşitli eğitsel oyunlar var ve günümüzdeki kolay ulaşılabilirliği, öğrenim faaliyetlerinde daha fazla kullanılmasını sağlıyor. En temel eğitim ve bilgi konseptlerinden, en gelişkin düşünce etkinliklerine dek dünyada yazılmış ve uygulanmış sayısız eğitim programı var. Öğretici oyunlar öğrenme sürecine katkıda bulunuyor.
Neden? Çünkü oyunlar içinde insan, birçok veri ve uyarıcıya eğlenceli bir deneyim içinde maruz kalır. Biz artık alışmış olsak da oyunun insanın sinirsel yapısına etkisi yoğundur. Bu yoğun deneyim faaliyetinin bu faydaları göstermesi için, oynanacak oyunun tasarımı ve niteliğine bakmak gerekir elbette. Yani seçim yine bizim. Kendimize iyi gelmeyen oyunları mı oynamalı, yoksa eğitici oyunlara mı yönelmeli?